-
HABER7
Laiklik uygulamalarının sertleştirildiği Fransa’da okullarda uygulanan abaya yasağı eğitim camiasını karıştırdı. Öğrencilerin uzun elbise giymesinin yasaklandığı karara tepki gösterenler okul önünde eyleme başladı. Paris’te Colbert Lisesi öğrencileri, abaya giyen arkadaşlarına destek için lise girişini kapattı. Okul önünde çöp bidonlarından bariyer oluşturan öğrenciler, uzun kıyafet giyen Müslüman arkadaşlarının da okula alınmasını talep etti.
Öğrenciler, okul binasının cephesine, “İslamofobi’ye hayır” yazılı afişler astı.
Fransa Eğitim Bakanı Gabriel Attal, 27 Ağustos’ta okullarda abayanın yasaklanacağını duyurmuş, Müslümanların haklarını savunan ADM Derneği, yasağı Danıştay’a taşımıştı. Fakat Fransa Danıştayı, 7 Eylül’de abaya yasağının “ibadet ve eğitim haklarını ihlal etmediği” kararını vermişti.
28 ŞUBAT’LA ÖZDEŞLEŞEN ‘ELELE EYLEMLERİ’
Bu gelişmeler, Türkiye’deki 28 Şubat sürecini çağrıştırıyor.
Ülkemizde Refah-Yol iktidarının devrilmesinin ardından oluşturulan katı laikçi düzende keyfi yasaklar uygulanmış, başörtülü öğrencilere üniversite kapıları kapatılmış, yargı kararlarıyla bu zulüm katmerlenmişti. Üniversitelere alınmayan öğrencilere en büyük destek sıra arkadaşlarından gelmiş, başı açık öğrenciler de tesettürlü mağdurlarla dayanışma örneği sergilemişti.
28 Şubat süreciyle sembolleşen “elele eylemleri” öğrenciler mağduriyetlerini haykrımıştı.
Barışçıl gösteriler, 11 Ekim 1998 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde başlamış ve eylemler kısa sürede ülke geneline yayılmıştı. Özellikle İstanbul Üniversitesi’nin ana girişiyle aynı noktada yer alan Beyazıt Meydanı’nda “el ele eylemleri” düzenlenmişti.
BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI YARGI KARARI
Bakaya yasağının yargı kararıyla perçinlendiği Fransa’dakine benzer durum Türkiye’de de yaşanmıştı.
28 Şubat sürecinde başörtüsü gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi’ndeki derslerine alınmayan Leyla Şahin’in başlattığı hukuk mücadelesinde dosya AİHM’e taşınmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din, eğitim ve ayrımcılıkla ilgili maddelerine aykırı olduğu nedeniyle AİHM’de açılan dava skandalla neticelenmişti. AİHM, başörtülü Leyla Şahin’i değil, yasakçıları haklı bulmuştu. Dönemin yasakçı İÜ Rektörlüğü’nün “laiklik ve eşitlik” ilkesini gözettiğini savunan AİHM, başörtüsünün ise “siyasi simge” olduğu öne sürülmüştü.